header_menu_icon
Sol Dikey Reklam Alanı Genişlik: 160px Yükseklik: 600px
Sağ Dikey Reklam Alanı Genişlik: 160px Yükseklik: 600px
ANASAYFA arrow right GENEL arrow right Gençlerin Penceresinden İskele’de çevre katliamı
Gençlerin Penceresinden İskele’de çevre katliamı
Gençlerin Penceresinden İskele’de çevre katliamı
YAYINLAMA: 17 Nisan 2023 / 16.33 |GÜNCELLEME: 17 Nisan 2023 / 16.33

İskele Evkaf Türk Maarif Koleji öğretmen ve öğrencilerinden oluşan çevreye duyarlı  Doğanın Genç Savunucuları, uzunca dönemdir toplumda tartışılan, son günlerde de eylemlere neden olan Kalecik’teki Aksa Elektrik Santrali’nin yarattığı çevre sorunları konusunda çarpıcı bulgulara ulaştı.

Doğanın Genç Savunucuları’nın yaptığı araştırma ve  Kalecik köyü sakinleri ile yaptıkları röportajlara göre, fuel oil ile elektrik üretimi sonucunda insan sağlığına zararlı Azot oksit (NOx) ve Sülfür oksit (SOx) emisyonları oluşuyor.

Zararlı gazlar, sadece yakıtın yanması esnasında değil, üretim sırasında oluşan atıkların bertaraf edilmesi işleminde de doğaya salınıyor.

Aksa’da SOx gazı miktarı olması gereken seviyelerde iken NOx gazı limitlerin çok üzerinde… SOx gazı seviyesinin az olmasının nedeni alınan önlemler değil, kullanılan yakıtın zaten az miktarda sülfür içermesi.

Dünyada demode olarak kabul edilen fuel oil ile elektrik üretimi oldukça pahalı. Bu da vatandaşın fahiş fiyatlarda elektrik faturası ödemesine neden oluyor.

Aksa’da gaz salınımlarının limit üzeri olması bir yana,  baca gazlarının 7 gün 24 saat ölçülmesi ve izlenmesi için zorunlu olan sistem bir kaç yıldır arızalı, o yüzden değerler de ölçülemiyor

21. yüzyılda fuel oil kullanarak enerji üreten ender ülkelerden ikisi KKTC ve Gana. Gana’da dahi baca boyu 72 metre iken KKTC’de herhangi bir yasa olmadığı için Aksa’da sadece 24 metre. Bu da bacadan çıkan gazların çevreye olumsuz etkisini artırıyor.

Aksa’ya en yakın köy konumundaki Kalecik’te yapılan röportajlarda   kanser ve solunum yolu rahatsızlıklarının arttığı vurgulanıyor.

 

Doğanın Genç Savunucuların yaptıkları araştırma ile ilgili yayımladıkları makalenin tam metni aşağıdadır

 

 

“Son günlerde evde, okulda, iş yerlerinde, sosyal hayatımızda, tüm sohbetlerimizde tek konu; elektrik!

Sık ve uzun süreli elektrik kesintileri canımıza tak ederken, Aksa konusu “alım garantili sözleşme” ve “pahalı elektrik” gibi başlıklarla gündemin en tartışmalı konularından biri…

Gelin, elektrik üretimi konusuna farklı perspektiften bakalım.

KKTC’deki elektrik ihtiyacının yarısını karşılayan Aksa’nın çevre ve insana yaptığı tahribat ya gözlerden kaçıyor ya da görmezden geliniyor.

Bu makalede konuyla ilgili Aksa Elektrik Santrali ve Çevre Dairesi’nden alınan bilgiler ve Kalecik köyü sakinleri ile yapılan röportajlar paylaşıldı.

Aksa, Kazancı Holding bünyesinde enerji sektöründe hizmet veren bir şirket. Kalecik sahilinde 2003 yılında iki ünite ve toplam 35 mW kurulu güçle üretime başladı.

Aksa, fosil yakıtların (Fuel oil) yakılması ile elektrik üretimi yapıyor.

Fuel oil ile elektrik üretimi sonucunda insan sağlığına zararlı Azot oksit (NOx) ve Sülfür oksit (SOx) emisyonları oluşuyor.

Zararlı gazlar, sadece yakıtın yanması esnasında değil, üretim sırasında oluşan atıkların bertaraf edilmesi işleminde de doğaya salınıyor.

1 Ocak 2017 tarihinde revize edilen ‘Büyük Yakma Tesislerinden Kaynaklanan Hava Kirletici Emisyonlarının Sınırlandırılması Tüzüğüne’ göre SOx salınımının 250 mg/Nm3 ve NOx salınımın ise 200 mg/Nm3 limitlerinin altında olması gerekiyor.

Aksa’da SOx gazı miktarı olması gereken seviyelerde iken NOx gazı limitlerin çok üzerinde… SOx gazı seviyesinin az olmasının nedeni alınan önlemler değil, kullanılan yakıtın zaten az miktarda sülfür içermesi.

Sülfür içeriği %1 olan yakıtların ithal edilmesi çevreci bir çözüm olmadığı gibi, üretim maliyeti pahalı olduğu için elektrik faturaları da cep yakıyor.

Yüksek baca gazı emisyonları sebebiyle geçtiğimiz yıllarda Aksa’ya ceza kesildi.

Elde edilen kar göz önüne alındığında asgari ücretin üç dört katı gibi kesilen “komik” cezalar caydırıcılıktan uzak kaldı.

Aksa Elektrik Santrali’nde yıllardır gerekli teknik ve teknolojik iyileştirme yapılmadan üretime devam edilmesi, halkın zararlı gazları soluyarak zehirlenmeye devam ettiği anlamına geliyor.

Gaz salınımlarının limit üzeri olması bir yana, Aksa’da baca gazlarının 7 gün 24 saat ölçülmesi ve izlenmesi için zorunlu olan sistemin bir kaç yıldır arızalı olduğu öğrenildi.

Bu vahim durum karşısında Çevre Koruma Dairesi tarafından Aksa’ya uyarı cezası verildi. Baca gazı salınımlarının ölçülmemesi durumunda asgari ücretin 100 katı kadar ceza kesileceği uyarısı yapıldı.

Gelinen noktada, gazların salınımının minimize edilmesinden önce düzenli takip ve ölçme sisteminin kurulumunu bekliyor olmak; salınan gazların seviyenin ne kadar üstünde olduğunu dahi bilmemek ne büyük acı…

21. yüzyılda fuel oil kullanarak enerji üreten ender ülkelerden ikisi KKTC ve Gana.

Aksa’da insan sağlığına zararlı salınımlara sebep olan mevcut demode sisteme ait baca boyu gereken yüksekliğe sahip değil.

Fuel oil kullanarak enerji üreten Gana’da baca boyu 72 metre iken, KKTC’de enerji üretimi yapan Aksa Elektrik Santrali’nde (devlet standardı olmadığı için) baca boyu sadece 24 metre. Bu durum salınım yapılan gazların sağlık ve çevre açısından olumsuz etkisinin normalden çok daha fazla artmasına neden oluyor.

Baca gazı salınımlarının insan sağlığı üzerine etkileri konusunda yapılan çalışmalar incelendiğinde kalp krizi, kalp ve damar hastalıkları, astım ve kronik akciğer hastalıkları yanında, NOx gazları sinir sistemi hastalıklarına da sebep oluyor.

Aksa Elektrik Santrali’ne en yakın konumdaki Kalecik köyünde yapılan röportajda, köyde özellikle kanser vakalarının yüksek oranda olduğu ortaya çıktı.

Köy halkı rüzgârın güneyden kuzey yönüne doğru estiği günlerde köyün atık gazların etkisi altında kaldığını belirttiler. Böyle dönemlerde, aldıkları her nefeste yoğun kimyasalı ciğerlerinde hissettiklerini, tat almada sorun yaşadıklarını, hatta evlerinin camlarını dahi açamadıklarını aktardılar.

Gelişmiş ülkelerde insan ve diğer canlıların daha sağlıklı bir çevre ortamında hayatlarını sürdürmesi için hem ekonomik hem de sürdürülebilir çözüm ve seçenekler uygulanıyor.

Mevcut sistemin iyileştirilmesi ekonomik açıdan yüksek maliyetlere sebep olacağından; demode sisteme filtre yatırımları yapmak yerine fuel oilden elektrik üretiminden doğal gaz veya yenilenebilir enerji ile üretim modeline geçilmesi tartışmasız en mantıklı çözüm olarak duruyor.

Böylece SOx, NOx ve diğer zararlı emisyonları AB çevre standartları çerçevesinde ihmal edilebilir limitlere düşürülecek ve KKTC halkı hak ettiği temiz hava kalitesine sahip yaşam hakkı elde edecek.

21. yüzyılda çevre sağlığı ve insan hayatı konusunda mevcut düzen ile savaş halinde olmamız büyük bir trajedidir. Halkımızın hak ettiği muamele bu olmadığı gibi çevreyi bazı kesimlerin çıkarları doğrultusunda harap etmeye de hakkı bulunmamaktadır. 

Zaman en kıymetli hazinedir sözünden hareketle, KKTC Devleti’ni gençlerin çağrısına kulak verip doğal gaz veya yenilenebilir enerji üretimine geçiş yapması konusunda gerekli adımı ivedilikle atmaya davet ediyoruz.

Son söz olarak, Aksa’yla benzer sistemle elektrik üreten, sık arızalar nedeniyle elektrik kesintilerine neden olan devlet kuruluşu Teknecik Santrali de bu gerçekler ışığında yeniden gözden geçirilmelidir.” MHA

 

İSKELE EVKAF TÜRK MAARİF KOLEJİ DOĞANIN GENÇ SAVUNUCULARI

Öğrenciler: Alperen Yakar – Lavin Su Erdoğdu – Metehan Emin – Eylül Barani – Eda Gül Kaya – Ayşe Çetinkayalı

Öğretmenler: Tuğçe Mani – Sevinç Karşılı

YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *